Bir Evliliğin Anatomisi
Bazı olaylar bütün bir toplumun ortak duygularını ortaya çıkarır. 1962 yılında yaşanan boşanma ve ardından gelen evlilik işte tam da böyle bir olaydır. Bir evlilik bütün bir toplumu neden ilgilendirsin? Her gün birileri evlenip boşanıyor diye düşünebilirsiniz. Ancak bundan da önce 1962 yılında internetin, sosyal medyanın olmadığını göz önünde bulundurmamız lazım. Her evde televizyon yok. Televizyon bir tarafa her evde radyo yok. Ve bu olayı TRT haber yapmıyor. Televizyonun haber yapmadığı, radyoda duyurulmayan bu olayı halk nasıl duydu? Geriye tek haberleşme aracı olarak gazeteler kalıyor. Ancak dönemin önemli gazetelerinden Dünya, Cumhuriyet, Akşam, Milliyet, Tercüman, Son Havadis ve Hergün haber yapmıyor. Yeni Sabah, Hürriyet ve Gece Postası gazeteleri haber yapsa da daha çok haber kulaktan kulağa yayılıyor. Bu kısıtlı haberleşmeye rağmen halk sokaklara çıkıyor, Ankara’ya mektuplar yağdırıyor.
En son ne zaman birisine mektup yazdınız? Mektup mu kaldı? Sosyal medyada beğeniyor ya da beğenmiyor, yorum yapıyoruz artık diyebilirsiniz. Mektuplarda kişilerin isimleri, soy isimleri, imzaları, açık adresleri vardır. Dolayısı ile bir videoya sosyal medya hesabından yorum yapma ile kıyaslanamaz. 1962 yılında Türkiye’nin dört bir tarafından yazılan mektuplar ise sıradan adreslere gitmemektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisine, Genel Kurmay Başkanlığına yazılmaktadır.
Yazılan mektupların içerikleri üç aşağı beş yukarı şu şekildedir.
“Ben güney doğudan şu ilin şu ilçenin şu köyünün muhtarıyım. Köy olarak bu evliliği kabul etmiyoruz.”
Bir başka mektup. “Ben Aydın’dan yazıyorum bu mektubu. Ben Ahmet. Çiftçi Ahmet. Bu evliliği kabul etmiyorum.”
Devlet makamlarına, Türkiye’nin dört bir yanından bu şekilde mektuplar yazılmaktadır. Halk, devletten bu evliliği tanımamasını istemektedir. Hatta kadının vatandaşlıktan çıkarılmasını isteyenler bile vardır.
Peki, böyle bir şey mümkün müdür? Evlilik, iki kişinin özgür iradeleri ile yaptığı bir birliktelik iken halkı mektup yazmaya, sokağa çıkmaya iten sebep nedir? 1962 yılında her evde televizyon da olmadığını düşünürsek. Halk, televizyonda dahi görmediği bir kadının evliliğini neden içine sindirememektedir.
Sokaklarda eylem yapan insanları görmüşsünüzdür. Ellerinde pankartlar vardır, aynı duyguları taşırlar, öfkelidirler çünkü kendilerince haksızlığa uğramışlardır.
1962 yılında mektuplar yazanlar, ellerinde pankartlarla sokaklara çıkanlar da haksızlığa, ihanete uğradıklarına inanıyorlardı, öfkeliydiler.
Belki siz 1962 yılında hayatta bile değildiniz. Bu olaydan sitemizdeki bu yazıyı okuyarak haberdar oldunuz. Aradan on yıllar geçmesine rağmen unutulmayan bu olayı yorumsuz bir şekilde sizlere sunmak istedik.
Siz biliyorsunuzdur ancak yine de biz hatırlatalım. Filistin, New York’ta bir buz pateni salonunda Birleşmiş Milletlerin yaptığı oylama sonucu 1947’de ikiye bölünmüştür.
Haberin detayına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
https://www.rifatbali.com/images/stories/dokumanlar/ataturkun_manevi_kizi_ulku.pdf
https://www.salom.com.tr/arsiv/haber/69317/rifat-n-bali-toplumsal-tarih-dergisinde
Bir yanıt yazın